Menfi tespit davası, bir kimsenin bir borç veya ihtilaflı hukuki durumun var olmadığını mahkeme aracılığıyla netleştirmek için açtığı özel bir dava türüdür. Bu dava; borçlunun kendisine yöneltilen kredi kartı alacağı, kredi sözleşmesi borcu, kefalet yükümlülüğü veya ortaklık iddiası gibi taleplerin gerçek olmadığını yargı önünde belgeleyebilmesi için kullanılır. Menfi tespit davasında mahkeme, ilgili hukuki durumun yokluğunu tespit ederek dava sonucunda kesin bir hukuki netlik sağlar ve ilerde doğabilecek yanlış icra işlemlerine karşı korur. Bu makalede, menfi tespit davasının tanımı, hukuki dayanakları, dava açma şartları, süreci, örnek kararlar ve uygulamalı örnek dilekçesi detaylı akademik üslupla ele alınacaktır.
Menfi Tespit Davası Nedir? 2025

Menfi Tespit Davası Nedir
Menfi tespit davası, bir hukuki ilişkinin var olduğuna dair iddialara karşılık, bu ilişkinin olmadığına dair mahkeme kararı alınması amacıyla açılan davadır. Örneğin, borçlu bir kredi sözleşmesi veya kefalet yükümlülüğüne kusursuz olduğunu iddia ederek dava açabilir. Bu yolla, kendisine yöneltilen borç iddialarına karşı hukuki emniyet altına alınmış olur.
Bu davada amaç, mevcut bir hukuki ilişkiyi reddetmek değil, var olduğu iddia edilen bir ilişkiden tamamen kurtulmak ya da hukuki bir yükümlülüğün olmadığını tespit ettirmektir. Mahkeme, somut dayanaklı iddianın geçerli olmadığını tespit ettiği takdirde menfi tespit kararı verir ve bu karar ilerde ortaya çıkabilecek hukuki belirsizlikleri ortadan kaldırır.
Hukuki Dayanak ve Yasal Temel 2025
Menfi tespit davası esas olarak Türk Borçlar Kanunu ve Medeni Kanun hükümlerine dayanmamakta; özel olarak Protokol Hukuku kapsamında yer almaktadır. Bununla birlikte, HMK kapsamında “menfi tespit” davasına ilişkin yargılama usulüne dair genel ilkeler uygulanır. Mahkeme, söz konusu hukuki ilişkinin veya borcun olmadığına dair kesin yargıya vararak karar verir.
Ayrıca Yargıtay içtihatları bu davanın yalnızca belirsiz, ihtilaflı veya muhtemel hukuki ilişkilerde açılabileceğini öngörür. Kesinlik taşıyan hukuki ilişkilerde menfi tespit talepleri kabul edilmez. Mahkeme, tarafların ileri sürdüğü hukuki iddiaları titizlikle değerlendirmeli ve yalnızca geçerli gerekçeler varsa bu yönde karar vermelidir.
Menfi Tespit Davası Niçin Açılır?
Bu davanın en yaygın amacı, borçlu için hukuki güvenlik sağlamaktır. Örneğin, medya veya bankalarca borç iddiası yöneltilen kimse, bu iddiaların geçersiz olduğunu tespit ettirerek ileride yapılacak icra işlemlerinden korunmuş olur. Aynı şekilde kefalet sözleşmesiyle ilgili olası sorumluluğun bulunmadığını belgelemek için menfi tespit davası açılabilir.
Bunun dışında, mirasçılar arasında belirsiz mülkiyet talep iddialarına karşı mirasçının böyle bir talebin bulunmadığını ispatlaması gerekebilir. Böyle durumlarda açılan menfi tespit davası, mirasçının yükümlülük altına olmadığını kesin şekilde tespit eder ve haklarının korunmasını sağlar.
2025 Yılı Davanın Şartları ve Uygulanabilir Alanlar
Menfi tespit davası açılabilmesi için öncelikle söz konusu hukuki ilişkinin ihtilaflı veya kesin olmaktan uzak olması gerekir. Somut olarak; borçlu ile alacaklı arasında sözleşme olmadığı, imzanın atanmadığı veya belirsiz olduğu durumlarda bu dava türü uygulanabilir. Ayrıca kredi kartı esaslı borçlarda sistemin hatalı borç tanımlaması varsa menfi tespit davası gündeme gelebilir.
Davanın kabulü için ayrıca kişinin yeni açılmış bir icra takibine maruz kalmış olması şart değildir; ancak ihtilaflı hale gelmiş bir durum varsa dava açılabilir. Mahkeme, usul ve esas kurallarını sağlayarak dosyayı kabul eder ve tarafların argümanlarına ilişkin savunmaları dinler; uyuşmazlığın var olmadığını kanaat getirirse menfi tespit kararı verir.
Menfi Tespit Davasında Arabuluculuk Zorunlu mu?
Menfi tespit davası, niteliği itibariyle bir tespit davası olduğundan, genel kural olarak arabuluculuk şartına tabi değildir. Çünkü bu dava, bir alacak-borç ilişkisini sona erdirmek değil, mevcut olmayan bir borcun var olmadığının tespitini sağlamaya yöneliktir. Ancak dava, ticari ilişki veya iş hukukuna dayalı bir borçtan kaynaklanıyorsa, dava konusuna göre zorunlu arabuluculuk gündeme gelebilir.
Özellikle icra takibine konu alacağın ticari bir ilişkiye veya iş akdine dayanması halinde, bazı hâkimlikler arabuluculuğun dava şartı olduğunu kabul edebilir. Bu nedenle menfi tespit davası açmadan önce, konunun hangi hukuk alanına girdiği dikkatle değerlendirilmeli ve gerekli görülürse arabuluculuk başvurusu yapılmalıdır.
Menfi Tespit Davasının Tarafları ve Yetkili Mahkeme

Menfi Tespit Davasının Tarafları ve Yetkili Mahkeme
Davanın davacısı, hukuki ilişkinin var olmadığını iddia eden kişidir. Karşı taraf, bu iddianın yöneltildiği kişi veya kurum olur. Örneğin bir banka veya alacaklı taraf alacaklı sıfatıyla dava sürecine katılabilir.
Yetkili mahkeme, genellikle davacının yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesi’dir; ancak işin içeriğine göre Tüketici Mahkemesi veya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla da açılabilir. Ayrıca özel mahkeme konusu sözleşmeye göre yetki tayin ediliyor olabilir; bu durumda sözleşmede yazılı olan yer mahkemesi de yetkili kabul edilebilir.
Menfi Tespit Davasının Açılması ve Yargılama Süreci
Dilekçeyle dava açıldıktan sonra mahkeme tarafları dinleyerek belgeleri inceler. Delil aşamasında belge, tanık, bilirkişi gibi yöntemlerle dava konusu ilişkiye dair rapor istenebilir. Mahkeme, hukuki ilişkinin var olmadığı sonucuna ulaştığında menfi tespit kararı verir.
Karardan sonra verilen hüküm kesinleştiğinde, hem icra takibi yapılamaz hem de ileriye dönük olarak borç iddiası yöneltilemez. Menfi tespit kararı, hukuki ilişkinin kesin olarak geçersiz olduğuna dair bağlayıcı belge niteliği taşır.
Menfi Tespit Davasında Delil ve İspat Yükü
Menfi tespit davasında davacının hukuk ilişkisinin olmadığını ileri sürme yükümlülüğü vardır. Bu bağlamda imzanın kendisine ait olmadığını iddia eden kişi, bunun delilini sunmalı; kredi sözleşmesi gibi belirsiz ilişkilerde ilgili belge veya kayıtların geçersiz olduğunu açıklamalıdır.
Delil aşamasında mahkeme telefon kayıtları, yazışmalar, senet örneği incelemesi veya bilirkişi raporu gibi unsurları değerlendirebilir. Davalı alacaklı taraf da savunmasında hukuki ilişkinin varlığını kanıtlamaya çalışır; tarafların beyan ve belgeleri birlikte değerlendirilir.
Menfi Tespit Davasında İcra Takibi İlişkisi
Menfi tespit davası, ilamsız icra takibi başlamadan önce veya başladıktan sonra açılabilir. İcra takibi varsa dava açıldığında icra işleri durur ve mahkemeye mahsus dava süreci başlar. Mahkeme karar verene kadar icra işlemi bekler.
Menfi tespit davası sonucunda ilişkinin olmadığına dair karar verilirse icra takibi iptal edilir. Böylece borçlu ayrıca itiraz iptali davası açmak zorunda kalmaz: mahkeme kararı borç ilişkisinin yokluğunu kesin şekilde tespit etmiş olur.
Menfi Tespit Yargıtay Kararları 2025

Menfi Tespit Yargıtay Kararları
Karar 1: Borçlu Olmadığına Dair Açılan Menfi Tespit Davasında İspat Yükü Davacıdadır
Mahkeme, menfi tespit davasında borcun bulunmadığını iddia eden kişinin bu durumu somut delillerle ispatlaması gerektiğine karar vermiştir. Yargıtay, davacının yalnızca borcun mevcut olmadığını iddia etmesiyle yetinilemeyeceğini; bu iddiasını açık, kesin ve güçlü belgelerle desteklemesi gerektiğini vurgulamıştır. Özellikle icra takibinin dayanağı olan senet veya belge, davacının imzasını taşımıyorsa imzaya itiraz usulü işletilmelidir. Aksi halde, borçlu olduğunu inkâr eden tarafın bu iddiası yeterli görülmeyecek ve dava reddedilecektir. Bu kapsamda mahkeme, senet altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle incelemiş ve imzanın ait olmadığını tespit etmiştir. Bu durumda borcun hukuken doğmadığı sabit sayılmış ve menfi tespit kararı verilmiştir. Yargıtay, bu gerekçeyle yerel mahkemenin kararını onamıştır.
Künye: Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2021/4563, K. 2022/1874, T. 17.03.2022
Karar 2: Borçlu Olduğu İddia Edilen Sözleşmenin Geçersizliği Menfi Tespit Davasına Konu Edilebilir
Yargıtay, davacının borçlu olduğu iddia edilen sözleşmenin geçersizliğini ileri sürerek açtığı menfi tespit davasında, sözleşmenin irade sakatlığı nedeniyle geçersizliğini ileri sürmesinin mümkün olduğuna hükmetmiştir. Mahkeme, özellikle hile, ikrah ve aldatma gibi iradeyi bozan unsurların varlığının ispat edilmesi halinde, görünürde geçerli olan bir sözleşmenin dahi hükümsüz kabul edilebileceğini ifade etmiştir. Davacı, bu davada sözleşmenin baskı altında imzalandığını ve gerçekte borç ilişkisi doğurmadığını ileri sürmüş; tanık beyanları, yazışmalar ve psikolojik raporlarla bunu desteklemiştir. Yerel mahkeme, sözleşmenin geçersiz olduğuna ve borç doğurmadığına kanaat getirerek davayı kabul etmiştir. Yargıtay, delillerin yeterli olduğunu, davacının iddiasını ispat ettiğini belirterek kararı onamıştır.
Künye: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2020/3265, K. 2021/6541, T. 05.11.2021
Karar 3: İcra Takibi Başlatılmadan Açılan Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Bulunmalıdır
Yargıtay, icra takibi henüz başlatılmamış olsa bile, borç iddiasının ciddiyet taşıması halinde menfi tespit davası açılabileceğini belirtmiştir. Ancak böyle bir durumda davacının hukuki yararını açık şekilde ortaya koyması gerektiğini vurgulamıştır. Davada, borçlu sıfatıyla defaten ödeme tehdidi altında bulunan kişi, henüz takibe uğramadan hukuki belirsizlikten kurtulmak amacıyla bu davayı açmıştır. Yargıtay, söz konusu kişinin gerçekten bir takip tehdidiyle karşı karşıya olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, aksi takdirde soyut endişeye dayalı davaların dinlenemeyeceğini ifade etmiştir. Yerel mahkeme, davacının bankadan gelen ihtarnameyi delil kabul ederek hukuki yararın varlığını tanımış ve davayı görmeye devam etmiştir. Yargıtay, bu yaklaşıma onay vermiştir.
Künye: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2019/1876, K. 2020/921, T. 12.02.2020
Karar 4: Kısmi Borca İtiraz Menfi Tespit Davasına Engel Teşkil Etmez
Yargıtay, icra takibine karşı kısmi itiraz eden borçlunun kalan miktar yönünden menfi tespit davası açabileceğine karar vermiştir. Borçlunun icra takibinde yalnızca bir kısmına itiraz etmesi, kalan miktar için borçlu olduğunu kabul ettiği anlamına gelmez. Bu kapsamda borçlu, geri kalan miktar için de borçlu olmadığını düşünüyorsa menfi tespit davası açarak bu kısmın da iptalini talep edebilir. Mahkeme, borçlu tarafından ödenmiş ya da geçersiz addedilen tutarları ayrı ayrı incelemiş ve borçlunun kısmen borçlu olduğunu kabul etmediğini tespit etmiştir. Bu çerçevede mahkeme, borcun kalan kısmının da hukuken geçersiz olduğunu belirleyerek menfi tespit hükmü kurmuştur. Yargıtay, yerel mahkemenin değerlendirmesini hukuka uygun bularak kararı onamıştır.
Künye: Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2021/1341, K. 2022/345, T. 03.02.2022
Menfi Tespit Davasında Avukat Desteği
Menfi tespit davası, borçlu açısından hukuki emniyetin sağlanması bakımından hayati öneme sahiptir. Hem mevcut ihtilaflı durumlara karşı netlik sağlar hem de gelecek hukuki belge süreçlerini güvence altına alır. Borç ilişkisinin olduğu iddia edilen durumlarda, borçlu hukuki dayanağı sağlam ve somut delil sunmak suretiyle bu davayı açabilir.
Bu dava türü, hem ihtilafın varlığını netleştirir hem de icra takibini iptal etme potansiyeline sahiptir. Hukuki uygulamada ciddi belirsizlik riski taşıyan durumlarda menfi tespit davası açık ve kesin hukuki çözüm sunar.
Menfi Tespit Davası Dilekçe Örneği 2025
… ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
(Dava konusuna göre Tüketici/Ticaret Mahkemesi olabilir)
DAVACI : [Ad Soyad]
T.C. No : …
Adres : …
VEKİLİ : Av. [Ad Soyad]
Baro Sicil : …
Adres : …
DAVALI : [Alacaklı Ad Soyad/Şirket Unvanı]
Adres : …
KONU : Davalı tarafından başlatılan icra takibine ilişkin olarak, davacının borçlu olmadığının tespiti talebidir. (Menfi tespit davası)
AÇIKLAMALAR :
- Davalı, müvekkilim aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlatmıştır.
- Müvekkilime …/…/2025 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, bu ödeme emrine karşı yasal süresi içinde borca itiraz edilmiştir.
- Müvekkilimin davalıya herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Takip dayanağı belge, imzalı değildir ve borcun aslı gerçeği yansıtmamaktadır.
- Müvekkilim, bu borcun var olmadığına ilişkin tespit yapılmasını talep etmektedir. Takibin devam etmesi halinde telafisi güç zararlar doğacaktır.
- Bu nedenle, borcun mevcut olmadığının tespiti ve ileride doğabilecek icra işlemlerinin engellenmesi amacıyla iş bu menfi tespit davasını açma zorunluluğu doğmuştur.
HUKUKİ NEDENLER: HMK, TBK, İİK ve ilgili sair mevzuat
DELİLLER : İcra dosyası, ödeme emri, yazışmalar, dekontlar, tanık, bilirkişi vs.
SONUÇ ve TALEP : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
– Davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
– Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine,
karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
Tarih: …/…/2025
Davacı Vekili