Ceza Hukuku
Nitelikli Dolandırıcılık Suçu ve Cezası (TCK 158) - 2025

Dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 157. ve 158. maddelerinde düzenlenmiş olup, bireylerin malvarlıklarını koruma amacı taşıyan, ceza hukuku bakımından büyük öneme sahip bir suç tipidir. Bu suç, bireylerin aldatıcı davranışlarla kandırılarak ekonomik menfaatlerinin haksız biçimde ellerinden alınması şeklinde tezahür eder. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesi dolandırıcılığın basit halini düzenlerken, TCK 158. madde nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarını ve ağırlaştırıcı sebeplerini ortaya koymaktadır. Nitelikli dolandırıcılık suçu, failin kamu kurumları, dini duygular, bilişim sistemleri veya mesleki güven gibi belirli araçlardan faydalanarak mağduru daha ağır şekilde zarara uğrattığı durumları kapsar. Bu bağlamda, suçun cezası da daha ağır düzenlenmiş ve üç yıldan başlayarak on yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür. Aşağıda yer alan başlıklar altında, dolandırıcılık suçunun kapsamı, unsurları, özel görünüm biçimleri ve yaptırımları detaylı şekilde incelenmiştir.

Dolandırıcılık Suçu TCK 157, 158

Dolandırıcılık Suçu TCK 157, 158

Dolandırıcılık Suçu TCK 157, 158

Türk Ceza Kanunu’nda dolandırıcılık suçu iki farklı madde kapsamında ele alınmıştır: Basit dolandırıcılık TCK m.157’de; nitelikli dolandırıcılık ise TCK m.158’de düzenlenmiştir. Bu ayrım, suçun işleniş şekli ve faile yüklenen manevi unsurun ağırlığına göre yapılmıştır. Basit dolandırıcılıkta, failin hileli hareketlerle mağdurun malvarlığını hedef alması söz konusudur. Oysa nitelikli dolandırıcılıkta bu hile, kamu kurumlarının veya mesleki güvenin istismarı gibi daha ağırlaştırıcı koşullar altında işlenmektedir.

TCK m.158, nitelikli dolandırıcılığın cezai boyutunu detaylı bir şekilde açıklamaktadır. Buna göre; suçun bilişim sistemleri, basın yayın araçları ya da kamu görevlisi kimliğinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi durumunda ceza üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Bu durumlar, toplumdaki güven ilişkisini zedelediğinden, failin cezalandırılmasında ağırlaştırıcı unsur kabul edilmektedir.

Dolandırıcılık Suçunun Madde Metni

TCK 157

TCK Madde 157 “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”

TCK 158

TCK Madde 158 ise bu fiilin belirli vasıtalarla ya da belirli kişilere karşı işlenmesini nitelikli hal olarak düzenlemiştir. Örneğin, suçun dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle ya da bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesi durumunda, faile üç yıldan on yıla kadar hapis cezası öngörülür. Ayrıca, bazı alt bentlerde kamu kurum ve kuruluşları aleyhine işlenen dolandırıcılık suçları da bu kapsamda değerlendirilmiştir.

Bu maddelerde görüldüğü üzere, dolandırıcılık suçunun kapsamı oldukça geniştir. Failin eyleminde hile olması temel koşul olmakla birlikte, bu hilenin mağdurun iradesini sakatlaması ve malvarlığında bir eksilmeye neden olması gerekir. Nitelikli hallerde ise, failin eylemi sadece mağduru değil, kamu düzenini ve toplumsal güveni de doğrudan etkiler.

Dolandırıcılık Suçunun Özellikleri 2025

Dolandırıcılık suçu, seçimlik hareketli ve neticeli bir suç olup, mağdurun rızasının hile ile fesada uğratılması temel özelliğidir. Fail, aldatıcı hareketlerle mağdurun iradesini yönlendirir ve onun malvarlığına yönelik bir tasarrufta bulunmasını sağlar. Bu nedenle, mağdurun rızası esasen mevcut olsa da, bu rıza hile ile elde edildiğinden geçersiz sayılır.

Bu suçun temel özelliklerinden biri de mağdurun rızasının özgür iradeye dayanmaması ve failin menfaat sağlamasıdır. Dolandırıcılık, ceza hukukunda malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında yer alır ve zarar ile kazanç unsurları birlikte bulunmalıdır. Ayrıca, fiilin sonucu olarak bir zararın doğması gerekir; sadece hileli hareket yeterli değildir.

Ankara Avukat

Soruşturma Usulü

Dolandırıcılık suçunun soruşturulması, kural olarak re’sen yapılır. Suçun öğrenilmesiyle birlikte, Cumhuriyet savcılığı derhal soruşturmaya başlamakla yükümlüdür. Ancak mağdurun şikâyeti de süreci hızlandırabilir. Nitelikli hallerde ise re’sen takibat zorunlu olup, şikâyet şartı aranmamaktadır.

Soruşturma sırasında kolluk kuvvetleri delil toplamak, tanıkları dinlemek ve gerekirse arama ve el koyma gibi koruma tedbirlerine başvurmakla yetkilidir. Ayrıca, bilişim yoluyla işlenen dolandırıcılık suçlarında teknik izleme yöntemleri de kullanılabilir. Bu süreçte, failin tespiti için banka hareketleri ve dijital izler kritik önemdedir.

Kovuşturma Usulü

Soruşturma evresinde yeterli delil elde edildiğinde, Cumhuriyet savcısı kamu davası açar ve kovuşturma süreci başlar. Kovuşturma, mahkeme önünde delillerin değerlendirilmesi ve suçun sübut bulması aşamalarını kapsar. Yargılama sürecinde suçun manevi ve maddi unsurlarının varlığı ispat edilmelidir.

Nitelikli dolandırıcılık suçlarında kovuşturma usulü, ağır ceza mahkemesinde yürütülür. Mahkeme, gerekçeli kararında fiilin niteliklerini ayrıntılı olarak belirtmek zorundadır. Ayrıca, sanığın suç işleme kastı, mağdurun aldatılması ve hileli hareketin varlığı yargılamanın esasını oluşturur. Failin suç kastının ispatı, özellikle manevî unsuru bakımından büyük önem taşır.

Tutuklama Tedbiri

Dolandırıcılık suçu, özellikle nitelikli hali söz konusu olduğunda, yasada öngörülen cezanın üst sınırının yüksek olması sebebiyle tutuklama tedbirinin uygulanabileceği suçlar arasında yer alır. TCK m.158 kapsamında düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçu, üç yıldan on yıla kadar hapis cezası öngördüğü için, Ceza Muhakemesi Kanunu m.100 anlamında tutuklama için gerekli olan “kuvvetli suç şüphesi” ve “tutuklama nedeninin” varlığı halinde tutuklama kararı verilebilir. Suçun işleniş şekli, mağdur sayısı, failin geçmişi ve delillere etki etme ihtimali gibi kriterler, tutuklama kararı açısından belirleyicidir.

Özellikle organize şekilde, kamu kurumlarını araç kılarak veya bilişim sistemleri kullanılarak işlenen dolandırıcılık suçlarında, delilleri karartma ve kaçma şüphesi kuvvetli bulunduğundan tutuklama kararı verilmesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bununla birlikte, tutuklama bir tedbirdir ve istisnai niteliktedir. Yargı mercileri, ölçülülük ve orantılılık ilkeleri çerçevesinde tutuklama tedbirini değerlendirir; tutuksuz yargılama esastır.

Uzlaşma Kurumu

Dolandırıcılık suçunun basit hali olan TCK m.157 kapsamında kalan fiiller, 6763 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenen uzlaşma hükümleri çerçevesinde uzlaşma kapsamına alınmıştır. Bu nedenle basit dolandırıcılık suçlarında tarafların uzlaşması hâlinde kamu davası açılmadan süreç sona erebilir. Ancak bu durum, nitelikli dolandırıcılık suçları için geçerli değildir. Zira TCK m.158 kapsamındaki fiiller uzlaşma kapsamında yer almaz.

Uzlaşma kurumunun amacı, mağdurun zararının giderilmesini sağlamak ve taraflar arasında ceza yargılamasına gerek kalmaksızın uyuşmazlığın çözümünü teşvik etmektir. Bu nedenle, özellikle küçük çaplı, ilk defa işlenmiş dolandırıcılık fiillerinde uzlaşma ciddi bir alternatif oluşturmaktadır. Ancak kamu düzenini ilgilendiren, toplumsal güveni sarsan ve organize biçimde işlenen nitelikli dolandırıcılık suçlarında uzlaşma mümkün değildir.

Korunan Hukuki Değer

Dolandırıcılık suçunda asıl olarak korunan hukuki değer, bireyin malvarlığıdır. Suçun mağdurunun malvarlığında haksız bir eksilme meydana gelmesiyle birlikte failin ya da üçüncü bir kişinin malvarlığında hukuka aykırı bir artış oluşur. Ancak yalnızca ekonomik çıkar değil, mağdurun irade özgürlüğü de bu suçla koruma altına alınır. Hileli davranışlar mağdurun rızasını geçersiz kıldığından, irade serbestisi de zarar görmektedir.

Özellikle nitelikli dolandırıcılık hallerinde, kamu kurumları veya toplumsal güven unsurlarının istismar edilmesiyle birlikte kamu düzeni ve kamusal güven de ihlal edilmektedir. Bu sebeple, dolandırıcılık suçu yalnızca bireyin malvarlığını değil, toplumun genel güvenliğini de tehdit eden bir suç tipi olarak değerlendirilmelidir. Nitelikli dolandırıcılıkta korunan hukuki yararların çokluğuna dikkat çekmek gerekir.

Dolandırıcılık Suçunun Unsurları 2025

Dolandırıcılık Suçunun Unsurları

Dolandırıcılık Suçunun Unsurları

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için hem maddi hem de manevi unsurların bir arada bulunması zorunludur. Maddi unsur, hileli bir davranışla mağdurun aldatılması ve bu aldatmanın sonucunda bir malvarlığı devri gerçekleşmesi, failin veya üçüncü kişinin bu yolla yarar elde etmesi şeklinde ortaya çıkar. Manevi unsur ise kasttır; failin bu fiili bilerek ve isteyerek işlemesi gerekir.

Nitelikli dolandırıcılık suçunda da bu unsurlar değişmemekle birlikte, suçun işlenme şekli veya vasıtaları nedeniyle daha ağır yaptırımlar söz konusu olmaktadır. Örneğin, kamu kurumunun aracı olarak kullanılması ya da bilişim sistemlerinin hile amacıyla devreye sokulması gibi durumlar, suçun nitelikli halini oluşturur. Bu hallerde failin kastı, hem aldatıcı hareketi hem de bu özel vasıtaları kullanmayı kapsamalıdır.

Maddi Unsur

Dolandırıcılık suçunun maddi unsuru, failin hileli davranışlarla mağduru kandırarak onun ya da bir başkasının zararına olacak şekilde kendisine veya bir üçüncü kişiye haksız yarar sağlamasıdır. Bu unsurda dikkat çekici olan, failin yalnızca mağduru değil, dolaylı olarak üçüncü kişileri de zarara uğratabilecek bir fiil işlemesidir. Hilenin mağduru aldatacak nitelikte olması ve bu aldatma sonucu bir irade sakatlanması yaşanması gerekir. Fiilin dış dünyada etkisini göstermesi, yani mağdurun bir tasarrufta bulunması gereklidir.

Bununla birlikte, dolandırıcılık suçunun neticesi olan malvarlığı zararı da açık ve ölçülebilir olmalıdır. Failin hileli davranışları ile netice arasında uygun bir illiyet bağı bulunmalıdır. Hileli hareket sadece görünüşte değil, gerçek bir aldatma etkisi yaratmalı ve mağdurun fiiline neden olmalıdır. Örneğin, bir sahte belge ile mağdura güven verilip para alınması gibi fiiller, bu unsuru açıkça ortaya koyar. Hilenin biçimi çeşitli olabilir; sözlü beyan, sahte belge, internet dolandırıcılığı veya organize yapılar şeklinde kendini gösterebilir.

İnfaz Hesaplama

Fail

Dolandırıcılık suçunun faili, genel anlamda herkes olabilir. Bu suç, özgü suç niteliğinde olmadığından, belirli bir sıfat veya konum gerektirmez. Ancak nitelikli dolandırıcılık halleri, failin belli bir meslek mensubu olması veya belirli kurumlar üzerinden hile yapmasını suçun ağırlaştırıcı sebebi haline getirir. Örneğin, serbest meslek mensubunun mesleki güveni kötüye kullanması ya da bir kamu görevlisinin sıfatını kullanması durumunda fail, TCK m.158 kapsamında cezalandırılır.

Failin tüzel kişi olup olamayacağı ise öğreti ve uygulamada tartışmalı olmakla birlikte, dolandırıcılık suçu doğrudan iradi davranış gerektirdiğinden, failin gerçek kişi olması esastır. Ancak tüzel kişilerin suçtan yarar sağlaması halinde, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirlerine başvurulabilir. Sonuç olarak, dolandırıcılık suçunda fail, kast ile hareket eden ve mağduru bilerek aldatmak suretiyle malvarlığı üzerinde tasarruf yaptıran kişidir.

Mağdur

Dolandırıcılık suçunun mağduru, hileli hareketlerin hedefi olan ve malvarlığı değerleri zarar gören kişidir. Öğretideki bazı görüşler, mağdurun yalnızca aldatılan kişi olduğunu kabul ederken, bazı görüşler ise zarara uğrayanın mağdur olduğu kanaatindedir. Kanaatimizce her iki unsurun bir arada bulunması, yani hem aldatılan hem de malvarlığı zarar gören kişinin aynı olması durumunda suçun mağduru net bir şekilde belirlenmiş olur.

Dolandırıcılık suçunda tüzel kişiler de mağdur olabilir. Örneğin, bir şirketin malvarlığına yönelik hileli işlemlerle menfaat sağlanması halinde, şirket mağdur sıfatı kazanır. Yargıtay kararlarında da bu durum sıkça vurgulanmakta, şirket adına işlem yapan gerçek kişinin aldatılması suretiyle şirketin zarara uğraması durumunda, şirketin mağdur olduğu kabul edilmektedir. Mağdurun iradesinin sakatlanmış olması, failin ceza sorumluluğunun temelidir.

Suçun Konusu

Dolandırıcılık suçunun konusu, ekonomik bir değer taşıyan malvarlığı unsurlarıdır. Bu kapsamda para, taşınır-taşınmaz mallar, alacak hakları, kıymetli evraklar gibi ekonomik değeri bulunan tüm varlıklar suçun konusu olabilir. Failin hedeflediği yarar ve mağdurun uğradığı zarar, bu varlıklar üzerinden değerlendirilir. Konunun ekonomik değer taşıması yeterli olup, fiziksel bir nesne olması zorunlu değildir.

Nitelikli dolandırıcılık suçlarında konu daha geniş bir çerçevede ele alınır. Örneğin, bilişim sistemleri kullanılarak bir banka hesabından haksız menfaat sağlanması durumunda, sanal ortamda gerçekleşen işlem suçun konusunu oluşturur. Aynı şekilde, kripto varlıklar da son dönemde suçun konusu olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla suçun konusu, maddi veya dijital fark etmeksizin, ekonomik değeri olan her türlü malvarlığı unsuru olabilir.

Manevi Unsur

Dolandırıcılık suçunun manevi unsuru, genel kasttır. Fail, gerçekleştirdiği hileli davranışın mağdurun iradesini sakatlayacağını ve bu yolla malvarlığına ilişkin bir tasarruf işlemi yapılacağını bilerek ve isteyerek hareket etmelidir. Bu suç, taksirle işlenemeyen bir suçtur; failin doğrudan kastla hareket etmesi, yani suçun tüm unsurlarını bilmesi ve bu unsurlar doğrultusunda eylemini gerçekleştirmesi gerekir.

Nitelikli dolandırıcılık hallerinde ise failin kastı, yalnızca hileli hareketleri yapmakla sınırlı değildir; aynı zamanda bu hareketlerin hangi nitelikli unsurla birleştiğini de kapsar. Örneğin, bir kamu görevlisi sıfatını kullanarak hile yapan kişinin, bu sıfatın mağdur üzerinde güven oluşturduğunu bilerek hareket etmesi gerekir. Manevi unsurun yokluğu, suçun oluşumunu engeller. Bu nedenle failin kastı, hileli davranışın ötesinde, elde edilen haksız menfaatin de bilincinde olmasını içerir.

Suçun Özel Görünüş Şekilleri

Dolandırıcılık suçunun özel görünüş şekilleri, ceza hukuku açısından suçun farklı şekillerde işlenmesini ifade eder. Bu kapsamda teşebbüs, iştirak ve içtima gibi kurumlar incelenir. Dolandırıcılık suçu, teşebbüse elverişli bir suçtur; fail hileli hareketlerini gerçekleştirse ancak mağduru ikna edemese dahi teşebbüsten cezalandırılabilir. Aynı şekilde, birden fazla kişinin suça katılması durumunda iştirak hükümleri uygulanır.

Suçların içtimaı da dolandırıcılık açısından sık karşılaşılan bir durumdur. Failin aynı fiil ile birden fazla kişiyi aldatması veya aynı kişiye karşı farklı zamanlarda hileli fiiller gerçekleştirmesi durumunda, zincirleme suç veya fikri içtima hükümleri devreye girer. Bu durumlarda verilecek cezada artırım yapılır. Yargıtay içtihatlarında, dolandırıcılığın bu özel görünüş biçimleri detaylı şekilde değerlendirilmiş ve suçun sübutu bu çerçevede ispatlanmıştır.

Suça Teşebbüs

Dolandırıcılık suçu, sonuç suçudur ve netice olan haksız yarar gerçekleşmediği takdirde teşebbüs hükümleri uygulanır. Fail, mağduru aldatmak amacıyla hileli davranışlarda bulunmuş ancak mağdurun bu davranışlara inanmayarak bir malvarlığı tasarrufunda bulunmamışsa, fiil tamamlanmamış olur ve fail teşebbüsten sorumlu tutulur. Ceza miktarı, TCK m.35 kapsamında indirilir.

Teşebbüs hâlinde de failin kastı açık şekilde ortaya konmalıdır. Özellikle dijital ortamda işlenen dolandırıcılık fiillerinde, failin eyleminin tamamlanması çoğu zaman dış koşullara bağlı olduğundan, uygulamada teşebbüs haline sıkça rastlanmaktadır. Teşebbüs edilen suçun ciddiyeti ve kullanılan araçlar da cezanın belirlenmesinde dikkate alınır.

Suça İştirak

Dolandırıcılık suçu, iştirak açısından geniş bir yelpazeye sahiptir. Suç, birden fazla kişi tarafından birlikte planlanarak veya organize şekilde işlenebilir. Bu durumda TCK m.37 vd. hükümleri uyarınca faillik, azmettirme ve yardım etme halleri değerlendirilecektir. Bir kişinin hileli planı geliştirip diğer kişilere fiili uygulattığı durumlarda azmettiren; yardım eden ise suçun icrasına destek sağlayan kişi olarak cezalandırılır.

Özellikle nitelikli dolandırıcılık suçlarında suç ortaklığı sıkça görülmektedir. Sahte belgelerin hazırlanması, kurgu ortamların oluşturulması ya da mağdurların sisteme dâhil edilmesi gibi işlemlerde birden fazla fail rol almaktadır. Suçun birlikte işlenmesi durumunda, tüm failler müştereken sorumlu tutulur ve her birine ayrı ayrı ceza verilir. Örgütlü dolandırıcılık durumlarında ise ceza daha da ağırlaştırılır.

Suçların İçtimai

İçtima, birden fazla suçun bir arada işlenmesi halinde hangi cezanın uygulanacağını belirleyen bir ceza hukuku kurumudur. Dolandırıcılık suçunda genellikle zincirleme suç (TCK m.43) hükümleri gündeme gelir. Failin aynı mağdura karşı belirli aralıklarla aynı suçu işlemesi halinde zincirleme suç oluşur ve ceza dörtte birden dörtte üçe kadar artırılır.

Fikri içtima ise aynı fiil ile birden fazla suçun oluşması durumunda gündeme gelir. Örneğin, hem dolandırıcılık hem de resmi belgede sahtecilik aynı fiille işlenmişse, fail en ağır cezayı gerektiren suçtan sorumlu tutulur. Yargıtay uygulamasında da bu tür içtima hallerinde failin eyleminin hukuki niteliği titizlikle değerlendirilmekte, birden fazla suçtan cezalandırma yapılması önlenmektedir.

Dolandırıcılık Suçu Görevli Mahkeme

Dolandırıcılık suçunda görevli mahkeme, suçun niteliğine göre belirlenmektedir. Basit dolandırıcılık (TCK m.157) suçlarında görevli mahkeme, asliye ceza mahkemesidir. Ancak TCK m.158 kapsamında yer alan nitelikli dolandırıcılık suçlarında görevli mahkeme, ağır ceza mahkemesidir. Zira bu tür suçlarda öngörülen cezanın alt sınırı üç yıl olup, üst sınır on yıla kadar hapis cezası olduğundan ağır ceza yargılamasını gerektirir.

Görevli mahkemenin tespiti, yargılamanın hukuka uygun şekilde yürütülmesi açısından önem arz eder. Mahkeme, yargılama sürecinde suçun unsurlarını, delilleri ve failin kastını değerlendirerek hükme varır. Özellikle nitelikli dolandırıcılık hallerinde çok sayıda mağdur, dijital delil veya kamu kurumu gibi unsurlar bulunduğunda, bu mahkemelerin yetkinliği büyük önem taşır.

Dolandırıcılık Suçu Yetkili Mahkeme

Yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Ceza Muhakemesi Kanunu m.12’ye göre, suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. Dolandırıcılık suçunun işlendiği yer, mağdurun hileli davranış sonucu malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunduğu ve zararın meydana geldiği yerdir. Bu nedenle, dolandırıcılık suçlarında yetki belirlenirken mağdurun ikametgahı, işlem yapılan yer veya zararın ortaya çıktığı yer dikkate alınır.

Bununla birlikte, bilişim yoluyla işlenen dolandırıcılık suçlarında suç yerinin belirlenmesi karmaşık hale gelebilmektedir. Bu tür durumlarda suçun işlendiği yer olarak, bilişim sistemine erişimin sağlandığı yer veya banka işleminin gerçekleştiği yer esas alınmaktadır. Yargıtay uygulamasında da suçun hem mağdurun hem failin bulunduğu yerde işlenmiş sayılabileceği yönünde içtihatlar bulunmaktadır.

Dolandırıcılık Suçunun Cezası/Yaptırımı 2025

Dolandırıcılık Suçunun CezasıYaptırımı

Dolandırıcılık Suçunun CezasıYaptırımı

Dolandırıcılık suçunun cezası, suçun basit ya da nitelikli haline göre farklılık göstermektedir. Basit dolandırıcılık suçu için TCK m.157’de bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür. Ancak suçun nitelikli hali söz konusu olduğunda TCK m.158 devreye girer ve ceza üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır.

Yaptırımın ağırlığı, suçun toplumsal etkisiyle doğrudan ilişkilidir. Özellikle kamu kurumlarının, dini duyguların veya mesleki güvenin istismar edildiği dolandırıcılık suçlarında yargı organları, caydırıcılık amacıyla ağır ceza uygulamaktadır. Ayrıca suçun zincirleme şekilde işlenmesi ya da örgütlü yapılarla gerçekleştirilmesi durumunda cezada artırım yapılmaktadır.

Dolandırıcılık Suçunun Basit Hali – TCK 157. Madde

TCK m.157’ye göre basit dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla mağdurun aldatılarak kendi rızasıyla malvarlığı tasarrufunda bulunması ve failin bu yolla haksız yarar sağlaması ile oluşur. Bu suçta cezai yaptırım bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası şeklindedir. Bu durum, suçun ağırlığına ve failin kast derecesine göre belirlenir.

Basit dolandırıcılık suçu genellikle bireysel olarak işlenir ve mağdurun zararı sınırlı düzeydedir. Bu nedenle, uzlaştırma kapsamına alınmış ve cezanın bireyselleştirilmesi noktasında mahkemelere takdir yetkisi tanınmıştır. İlk defa işlenen, mağdur zararı giderilen durumlarda mahkeme, adli para cezasına veya ertelemeye karar verebilir.

Dolandırıcılık Suçunun Nitelikli Hali – TCK 158. Madde

TCK m.158 kapsamında yer alan nitelikli dolandırıcılık suçları, kamu kurumlarının araç olarak kullanılması, dini duyguların istismarı, bilişim sistemlerinin kullanılması, tacirlerin ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirdikleri dolandırıcılık gibi birçok ağırlaştırıcı sebebi içermektedir. Bu suçlarda ceza üç yıldan on yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.

Nitelikli dolandırıcılık, toplumdaki güven ilişkisini zedelediğinden, fail hakkında daha ağır yaptırımlar uygulanır. Bu suçun örgütlü olarak işlenmesi, kamu zararına neden olması veya çok sayıda mağdurun etkilenmesi gibi durumlar cezayı artıran faktörlerdir. Ayrıca bazı nitelikli hallerde TCK m.43 uyarınca zincirleme suç hükümleri de devreye girerek cezada artırım yapılır.

Dolandırıcılık Suçu ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi kapsamında düzenlenen ve sanığın cezasının belirli koşullar altında açıklanmasının ertelenmesini sağlayan bir kurumdur. Bu uygulama, özellikle ilk defa suç işleyen ve pişmanlık gösteren sanıklar açısından ceza infazının önlenmesine olanak tanır. Ancak HAGB’nin uygulanabilmesi için belirli şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

Dolandırıcılık suçlarında HAGB, suçun basit hali (TCK m.157) için mümkündür. Failin daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması, mağdurun zararının giderilmiş olması ve sanığın bir daha suç işlemeyeceğine ilişkin kanaat oluşturulması durumunda mahkeme HAGB kararı verebilir. Nitelikli dolandırıcılık (TCK m.158) suçlarında ise, suçun ağırlığı ve cezanın alt sınırının yüksekliği nedeniyle HAGB uygulaması oldukça sınırlıdır ve çoğu zaman mahkemece uygun görülmemektedir.

HAGB kararının verilmesi, sanığın beş yıl boyunca denetim süresi altında kalmasını ve bu süre içinde kasten yeni bir suç işlememesi şartına bağlıdır. Bu süre zarfında herhangi bir suç işlenmemesi durumunda, açıklanmayan hüküm ortadan kaldırılır ve dava düşer. Ancak denetim süresi içinde yeni bir suç işlenirse, mahkeme hükmü açıklar ve ceza infaz edilir. Bu bakımdan HAGB, fail için ikinci bir şans niteliğindedir; fakat mağdurun zararı giderilmemişse veya suçun toplumsal etkisi ağırsa mahkemeler genellikle HAGB’yi uygun bulmaz.

Nitelikli Dolandırıcılık Yargıtay Kararları 2025

Nitelikli Dolandırıcılık Yargıtay Kararları

Nitelikli Dolandırıcılık Yargıtay Kararları

Mağdurun Zararına Menfaat Sağlamak İçin Hileli Davranış Yeterlidir

Sanık, müştekiyi çeşitli yalan beyanlarla kandırarak para talebinde bulunmuş ve gerçekte olmayan bir yatırım vaadiyle mağdurun parasını temin etmiştir. Yargıtay, hileli davranışların mağdurun irade serbestisini bozacak nitelikte olması hâlinde dolandırıcılık suçunun oluştuğunu; suçun gerçekleşmesi için mağdurun fiili bir teslimde bulunmasının yeterli olduğunu belirtmiştir. Burada önemli olan mağdurun aldatılması suretiyle bir zarara uğraması ve failin bu yolla yarar sağlamasıdır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E.2022/471, K.2023/176, T.22.03.2023

Mağdurun Dini İnançları İstismar Edilerek Sağlanan Menfaat Nitelikli Dolandırıcılıktır

Sanık, mağdurun dini inançlarını kullanarak “manevi temizlik”, “muska yazdırma” gibi gerekçelerle para talep etmiş ve bu yöntemle mağdurun malvarlığında azalmaya sebep olmuştur. Yargıtay, TCK m.158/1-b kapsamında dini duyguların istismarı suretiyle menfaat temin edilmesini nitelikli dolandırıcılık olarak değerlendirmiştir. Failin bu yolla güven ilişkisini suistimal ettiği ve mağdurun irade özgürlüğünü sakatladığı açıkça vurgulanmıştır.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi, E.2019/20324, K.2021/13754, T.04.11.2021

Bilişim Sistemleri Kullanılarak Gerçekleştirilen Hileli İşlemler Nitelikli Dolandırıcılıktır

Sanık, sahte internet sitesi aracılığıyla mağduru yanıltmış, ödeme işlemlerini yönlendirerek kendi hesabına para aktarılmasını sağlamıştır. Yargıtay, bu eylemin TCK m.158/1-f kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçu oluşturduğunu kabul etmiştir. Kararda, bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması hâlinde suçun daha tehlikeli bir boyut kazandığı ve failin cezalandırılmasının ağırlaştırılması gerektiği belirtilmiştir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, E.2020/10692, K.2021/1139, T.02.02.2021

Kamu Kurumları Aracılığıyla Yapılan Aldatıcı Eylemler Nitelikli Dolandırıcılıktır

Sanık, mağdura belediye aracılığıyla iş sağlama vaadinde bulunmuş ve bu vaadi gerçekleştireceğini söyleyerek para temin etmiştir. Yargıtay, kamu kurumunun aracı olarak kullanılması hâlinde, mağdurun güveninin daha kolay istismar edilebileceğini belirterek TCK m.158/1-e’ye göre nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğunu değerlendirmiştir. Kamu kurumunun isminden faydalanmak bile bu kapsamda yeterli kabul edilmiştir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi, E.2020/2345, K.2021/9782, T.20.09.2021

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir